Hrant Dink

Vikisöz, özgür söz dizini
Hrant Dink
Doğum tarihi 15 Eylül 1954
Doğum yeri Malatya
Ölüm tarihi 19 Ocak 2007
Ölüm yeri İstanbul
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Hrant Dink (15 Eylül 1954, Malatya - 19 Ocak 2007, İstanbul), Türkiye Ermenisi[1] gazeteci.

19 Ocak 2007 tarihinde saat 15.00 sıralarında, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli Halaskârgazi Caddesi üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı neticesinde öldü.[2]

Sözleri[değiştir]

  • Biliyorsunuz bazıları Başkan Bush gibi demokrasiyi ihraç etmek için başka yöntemlerle çalıştılar. Bunun için de bombaları kullandılar. Irak'ı bombaladılar. Onun silahlı kuvvetleri vardı. Ama dünyadaki insanların bir de silahsız kuvvetleri var. O silahsız kuvvetler bizleriz. Bizim silahımız bomba değil, bu ödüller. Keşke biz, Bush'tan önce davransaydık. O Irak'a bombaları yollamadan önce biz Irak'a ödüller yollasaydık. Ben onun için size şunu hatırlatmak istiyorum. Biz çok güçlüyüz gücümüzün kıymetini bilelim.
(“Pen Award” ödülünü alırken)
  • Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardık.
  • Bir halkın kültürü, bir halkın uygarlığı yaşadığı alanla bire bir yakından ilişkilidir.
  • Bir bebekten katil yapan karanlığı sorgulamadan, hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim .
  • Ben iyi bir solcuyum. İyi de bir Ermeni'yim. Bu ikisi bir araya geldiğinde belasın sen bu ülkede.
  • Ben üç dil biliyorum. Ermenice, Kürtçe ve Türkçe, Benim içimde bu üç dil hiç kavga etmiyorlar, Barış içinde yaşıyorlar!
  • Hasta iki toplum var: Türkler ve Ermeniler... Ermeniler büyük bir travma yaşıyor Türklere yönelik, Türklerse Ermenilere yönelik büyük bir paranoya yaşıyor. İkisi de klinik vakalar... Kim tedavi edecek bizi? Fransız Senatosu’nun kararı mı, Amerikan Senatosu’nun kararı mı? Kim reçeteyi verecek? Kim bizim doktorumuz? Ermeniler Türklerin doktoru, Türkler de Ermenilerin doktoru... Bunun dışında doktor, ilaç, hekim mekim yok.  Diasporaya sesleniyorum, Ermenilere... Şunun için sesleniyorum,"1915'e takılıp kalmayın, kendinizi 1915'e bağlamayın, kendinizi dünyadaki insanların bu soykırımı kabul edip etmemesine zincirlemeyin. Türklere diyorum ki, ya, Ermeniler niye bu kadar ısrar ediyor bu sorunun üzerinde, diye sorun kendinize... Biraz empati yapın, o zaman bu duruşta belki biraz onur görebilirsiniz... Ermenilere diyorum ki, Türklerin ‘Hayır, bu bir soykırım değildir’ demelerinde de bir onur görmeye çalışın. Nedir o onurlu duruş? ‘Bir Türk olarak ben soykırıma karşıyım, ırkçılığa karşıyım, soykırım Allah’ın belası bir şey, nasıl ya, benim atalarım böyle bir şey yapamaz, çünkü ben yapmam. Dolayısıyla burada da bir onurlu duruş vardır.[3][4]
(Türk-Ermeni anlaşmazlığı hakkinda verdigi bir röpartajdan)
  • İki milletin, aralarında tekrar normal bir iliski kurabilmelerinin şartları ne pahasına olursa olsun zorlanmalı.
  • Türkler Ermenilerin, Ermeniler Türklerin doktoru, başka çare yok.[5]
  • Tek yolumuz bir arada yaşamayı savunmak olmalı. Bu yol hem aklın hem de vicdanın gereği.
  • Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.[6][7][8] Bu sözü Ermeni diasporası'nın kendi varlığını Türk nefretine endekslemesine yönelik eleştirisidir.
  • Türklerle Ermeniler arasında bir diyalog, bir normalleşme isteniyorsa bu ancak konuşmayla olur. Susarak olmaz, engellenerek olmaz.
  • Türklerin ve Ermenilerin çağdaş yöntemi tercih etmeleri artık kaçınılmaz. O yöntem ise, ikili diyaloğun ta kendisi. Bu çağda ikili diyaloğun önünde herhangi bir engel olmamalı.
  • Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı sesler'e tahammülsüzlük had safhada.
  • Eğer Türkiye demokratikleşmezse, Ermenistan hiçbir zaman güvende olmaz. Türkiye'nin, boğulmanın eşiğinde olan bu genç devlet için bir şans olabileceğine inanıyorum. Bu ütopya gibi görülebilir ama Ermenistan yarın, Türkiye sayesinde, AB'ne ait bir komşuya sahip olma şansına kavuşacak.
  • Ermeni halkını bir kuyunun 1915 metre dibinde tutmaya çalışanlar var. O travma içinde onu tutmak istiyorlar. Oysa artık kuyunun ağzındaki ışığa erişmesi, bu kuyudan kurtulması gerekir.
(23.09.2000, Milliyet, Naki Özkan ile röportaj)
  • Ermeni kimliğini 1915 mezarlarının arasında aramamak lazım. Ben acımı her gün içimde taşıyorum.
  • Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için...[9]
  • Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.
(19 Ocak 2007'de Agos Gazetesi'nde yazdığı makaleden)[10]
  • Gelin önce birbirimizi anlayalım. Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim. Gelin önce birbirimizi yaşatalım.
  • Hiçbir emperyalist ülke, bir milletin kara kaşı, kara gözü için onu kurtarmaya gitmez. O önce kendi çıkarım düşünür. İşine geldiğinde de anında satar, arkasına bile bakmadan çeker gider.
  • Hepimiz, içimizde taşıdığımız ama olan bitenler karşısında çekinip yansıtamadığımız, düşünüp de dile getiremediğimiz gerçek hallerimizin korkak isyanındayız.
  • Hükümetler, yurttaşlarının taleplerini dikkate almak ve çözümler bulmak yerine bu talepleri görmezden geliyor ve bu talepleri dış müdahalelerin malzemesi, sermayesi haline dönüştürüyor.
  • Kaynayan cehennemler”i bırakıp, “Hazır cennetler”e kaçmak herşeyden önce benim yapıma uygun değildi. Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardandık.
  • Kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlamak hastalıktır. Kimliğini yaşatabilmek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıktır.
  • Kim tedavi edecek bizi? Fransız Senatosunun kararı mı? Amerikan Senatosunun kararı mı? Kim reçeteyi verecek, kim bizim doktorumuz? Ermeniler, Türklerin doktoru, Türkler de Ermenilerin. Bunun dışında doktor moktor, ilaç, hekim mekim yok. Diyolog tek reçete. 
  • Konuşalım, okuyalım, muhakemeyi kendimiz yapalım. Böyle bir ortamda hiçbir dayatma imkan bulamaz.
(Yıl: 2000)
  • Son on yıllık dış politikasını daha ziyade ABD ile Rusya'nın bölgedeki çıkar çatışmasının ardına gizleyen, iki gücün bölgedeki çıkar dengeleri arasında tutunmaya çalışan Ermenistan'ın bu politikası artık sıfırı tüketmek üzere, çünkü artık sığınabileceği bir ABD-Rusya gerginliği veya güç çatışması yok.[11]
  • Sadece iki halk arasında kurulacak bir diyalog bu sorunu sorun olmaktan çıkarmaya yeter mi? Cevabımız çok net: "Evet, yeter, ve başkaca da bir çare yok zaten.
  • Oysa, gerçek ya da yalan, belge her şey değil; aslolan, insanın o belgeyi nasıl ve nereden okudugu. 
  • Önce sussun bir silahlar. Ölüm sussun. Hayat konuşsun. Savaşın ölümü imzamdan, benimki de Barış’tan olsun.
  • Yargı yurttaşın haklarını değil, Devlet’i koruyor. Yargı yurttaşın yanında değil, Devlet’in güdümünde.
  • Ya ben tehlikeyi çok sevdim, ya tehlike beni. Ama inanılmaz derecede de masumdum.
(2005'in sonlarında yapılan bir röportajında)
  • Yüz yıl önce Ermeniler bekliyordu İngiliz - Fransız ittifakını. Şimdi Kürtler bekliyor Amerikan - İngiliz ittifakını. Osmanlı topraklarında yüz yıl önce oynanan oyun bu kez Irak topraklarında sahneleniyor.

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Vikikaynak'ta Hrant Dink ile ilgili belge kayıtları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Hrant Dink ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.


Kaynakça[değiştir]